24 Nisan 2014 Perşembe

Kisse'den hisse..

En az 1 yıldır gitmek istiyorum Kisse Bükü'ne.
O yolu yapabilecek bir sürü arkadaşıma söyledim, "güzel mtb parkurudur, çok eğleniriz" filan diye.
Hepsi de "çok iyi olur, yapalım mutlaka" dediler, 
"Hadi" deyince de hepsinin işi çıktı.
Bir türlü kısmet olmadı orayı görmek ve tabi ki o yolu pedallamak.

Bu sefer "Kisse Bükü'ne gitmek için 3-5 deli aranıyor." deyince maya tuttu.
Anahtar kelime "deli" imiş meğer.



Bu sefer olacak bu iş.
Keşke mtb lastiklerimi taksaydım ama sonradan aklıma geldi.
Olsun, bu lastiklerin arazide ne yapacağını test ederim böylece.




Gürcan, ilk gelen oldu.



İhsan, Kızılağaç'tan katılacak.



Seçkin' de Yalıçiftlik'e kadar araba ile gelip, oradan devam edecek.



Hadi bakalım, 3-5 delinin ortasını tutturduk
4 deli Kisse'ye gidiyoruz.



Kızılağaç Mangalcı'nın otoparkına İhsan'la aynı anda girdik.



Terimiz soğumasın diye Gürcan'la yolun aşağısındaki marketten alışveriş etmek için İhsan'ı beklemeden devam ettik.
Biz alışveriş ederken, bisikletlerimizi görmeden devam etmiş yola.



Biz de Yalı'da onu bekleyip duru.



Bu arada denize gelen bir çok arkadaşla karşılaştık.
Onlardan biri de Rıfat Koçak.



Yolda kocaman bir naylon.
Alıp çöpe attım.
Kimsenin umurunda değil.



İhsan'dan Telefon;



"Biz yukarıdaki kahvedeyiz Seçkin'le birlikte, hadi gelmiyor musunuz?"



Seçkin'e bu kahveyi anlatmaya çalışmıştım ama o Çiftlik'teki yeri anlamış.
Biz de burada bekliyoruz buluşabilmek ve yola devam edebilmek için.
Çukurgöl üzerinden gidip, Çocuk Mezarlığı köyünden döneceğiz.
Buradan Çukurgöl'e gidiliyor önce.



Sonunda, Seçkin, İhsan, Gürcan ve Nezih dörtlüsü olarak rotaya giriyoruz.



Uyumlu ve hoşgörülü bir dörtlü olduk.



Çukurgöl yokuşu, herkesin bildiği yokuşlardan biraz farklı.



Farkı, eğim yüzdesinin mantıksız bir şekilde olması gerektiğinden fazla olması.



O yüzden bu köyde deve ya da eşek gibi büyükbaş hayvan bulamazsınız.
Çünkü bu yokuşu çıkamazlar.



Biz çıktık.



İşte ispatı.
İhsan.



Seçkin.



Yolun devamında adres soracak birilerini bulduk.



Her ne kadar haritadan baktıysak da yanlış yola girme olasılığımız çok fazla.



Yol tarifimizi aldık.



Bakalım bulabilecek miyiz?



Sanırım doğru yoldayız.



Olmasa da farketmez çünkü önemli olan yolda olmak.



Yol arkadaşlarım da aynı fikirde.



Yine de uzaktan gördüğümüz koya varmak istiyoruz.



Üzerinde gittiğimiz bir orman yolu.
Sadece ormanın derinliklerine varmak için açılmış.
Kisse Bükü'ne gitmek için esas yol Çocuk Mezarlığı köyünden.



Biz şanslıyız.
Yolda, keçi çobanı bir yol tarifçiye rastlıyoruz.



Sürekli birilerine rastlıyoruz sanılmasın.



Orman yoluna girdiğimizden beri ilk kez insan görüyoruz.
Ondan önce 1-2 inekle karşılaştık sadece.



Yüzümdeki bu hınzır gülüş birazdan kaybolacak çünkü lastiğimin patlamış olduğu gerçeğiyle yüzyüze geleceğim.
Arazide lastiklerin daha iyi tutunması için havasını azaltmıştım.
Sivri taşlı çok bozuk bir yerden fazla hızlı geçerken bir taşla fazla yakınlaştığımızı hissettim.
Umarım bir şey olmaz demiştim ama ummadığın taş baş yararmış.
Yanımda yedek lastiğim olduğu için fazla vaktimi almadı değiştirmek.



Lastik değişiminden sonra, bir kısmında pedal basmanın mümkün olmadığı kadar dik bir yokuş tırmanıyoruz.



Mola almak için iyi bir yer.



"Nezih bizi nereye getirdin?" sızlanmaları sadece şaka yollu takılmalar.
Herkes hayatından memnun.



Yorucu ama olması gerektiği gibi bir bisiklet sürüşü.



En azından bu dörtlü öyle düşünüyor.



Buradan güzel bir inişe geçiyoruz.



İşte, "keşke mtb lastiklerimi taksaydım" dediğim yer burasıydı.



Çok dikkatli sürüş isteyen, hem dik hem de çok oynak taşlı bir zemin.



Adrenalinin tavan yaptığı bir downhill için frenlere fazla asılmayın.



Böyle virajların da olduğunu unutmamak lazım elbette.



Yoksa daldaki kozalaklarla akraba olmanız işten bile değil.



Onca yol alsak da denize ulaşmak hala mümkün olmadı.



Küçük bir molayı hakettik.



İyi ki yanıma bolca su almışım.



Seçkin ve İhsan biraz arkada kaldılar.
Böyle durumlarda "Hooo!" diyoruz.
Karşılığı geliyor hemen; "Hoo!"



Seslerinin ardından bedenleri de geliyor sevgili dostların.



Molaları kısa tutuyoruz.



BeBeK'in arazi performansı mükemmel.



Ben kafama göre basıyorum pedala..



Kıvrılarak ilerleyen yollarda, dostlarımın gelişin görmek mümkün nasılsa.



Çok fazla arayı açmadan da toplanıveriyoruz.



Artık batıyla hasretini giderme çabasına girmiş güneş,



.. Kisse suyunda serinlememize izin vermeyecek bugün.



Bu yolların arasında bisiklet sürmek öylesine keyifli ki,



Biz nasılsa yeniden Kisse yollarına düşeceğiz.



Yeniden buralardan geçerken çiçekler başka renklere bürüneceklerdir.



Bu halini hep hatırlayacağım.



Sonunda orman yolunun insan yoluna bağlandığı yere vardık.



Sahile inmekten vazgeçip,



Geceye kalmadan Bodrum'a dönmek istiyoruz.



Ama biliyoruz ki bu imkansız.



Yine de pedallara dönüş için daha güçlü basıyoruz.



Çevre, insan eli değmiş şekle bürünüyor yavaştan.



Çocuk Mezarlığı köyünün camisine ulaştık bile.



Küçük, şirin bir cami ama sanırım kullanacak insan yok.



Köyün okulu da kullanılmamaktan dolayı oldukça bakımsız.



Kullanılmayan camiye bakan ve onu temiz tutan insanım, okula aynı özeni göstermemiş.



Hava iyice kararmaya yüz tuttu.



BBK gece turuna yetişmek istiyorum.



İhsan ve Seçkin'in geride kalma sebebi, İhsan'ın lastiğinin patlamasıymış.
20 dk lık gecikme yaşıyoruz.



Yolda, önce Sezgin Yalıçiftlik'te, sonra da İhsan Kızıl ağaçta bizden ayrılıyorlar.
Onlar araba ile geldiler oralara.
Biz Gürcan'la geldiğimiz gibi pedallayarak Bodrum'a dönüyoruz.
Konacık'ta Gürcan evine gitmek üzere ayrılıken saat 20:45 oluyor.



Bitez' den yalıya pedallayıp Aktur yokuşundan öce yakalıyorum BBK gece turuna çıkan arkadaşlarımı.



Dilek yokuşunun inişindeki küçük toplanma molasında fark ediyorum ki Olgun'nun yeni KTM bisikleti gelmiş.



Şirine ve ben.



Yeni bir pedalcımız var; Aylin.



Ortakent sahilinde küçük bir tur atıp,



Köy kahvesine doluşuyoruz.
23 kişiyiz.



Havalar ısındı artık.
O yüzden bir kısmımız dışarıda dinleniyor.



Yeni yüzler var aramızda.
Birini çarşıdan tanıyorum.



Ürkütücü maskesiyle bu arkadaşımız eğlendiriyor bizleri.



Benim ve Melisa'nın kaskı.
Çok farklılar.



Ama hepimiz aynıyız; et, kemik ve gülücükten ibaretiz.



Bir de fotoğraf makinemiz var elbette..
Onsuz olmaz..



Olgun çok iyi bir seçim yapmış
Güle güle kullan Olgun.



Dönüş yolu yine Ortakent ara yollarından.



Ortakent köyiçine girişte yeniden toplanma..



Recep, bisikletine güzel bir müzik sistemi bağlamış.
Gecenin sessizliğinde alternatif eğlence sunuyor bize.



Emrah' da müzik seti olmadan yola çıkmayanlardan.



Recep, "Yakında bir 5+1 sistem kurmayı düşünüyorum." diyor.
Abartmayalım.



Yokuşların bittiği yerdeyiz.



Burada, çorbacıya gelecekleri belirliyoruz.
Diğerleri evlerine dağılıyorlar.



Çorbacının karşısına park edip..



Siparişlerimizi veriyoruz.



Fatih, biraz üşütmüş.
O yüzden tura katılamadı ama çorbacıya geldi, helal olsun.
Bir an önce iyileşip, sağlığına kavuşmasını diliyoruz.



Gece turlarımızı çorbacıda bitirmeyi gelenek haline getirdik.
Akşam yemeği yiyemeden gece turuna katılmıştım, iyi oldu bu.


Gündüz Kisse turu ile gece turu birleşti; 
Toplam 102 km yol yaptım bu gün.

2 gün ara veriyorum pedallamaya.
Kaslarımın kendini yenilemesi ve güçlenmek için dinlenmesi gerek.


Sevgilerimle…



..

.







Hiç yorum yok: