21 Nisan 2014 Pazartesi

Bafa'nın ufak tefek taşları..

20 Nisan 2014 Pazar
Geçen pazar Fethiye yollarını fethetmek üzere yola çıktığım için BBK pazar turuna katılamamıştım.
Bu pazar, arkadaşlarımla hasret gidereceğiz.
Daha önce korsan grubumuzla yaptığımız yolları şimdi BBK pedalcılarıyla hep birlikte yapacağız.



Bodrum Antik Tiyatro önünde buluşup, arabalarımızla Bafa Gölü kıyılarında pedallamak üzere başlangıç noktamıza hareket ediyoruz.



Bu günkü yol arkadaşım Özlem.



Özlem, dün aldığı yeni bisikletiyle ilk kez bu gün pedallayacak.



Toplanma ve ..



Son ayarları yapma zamanı.



Recep' de yetişti turun başlama noktasına.
Bahar, ayağı alçılı olarak eskort arabasında eşlik edecek bize.
Kısa sürede onu da yeniden bisikletinin üzerinde görmeyi umut ediyoruz.




Herkes sabırsız, herkes heyecanlı.



Pınar' da eskort arabalarımızdan birinde, fotoğraf makinesi ile bizimle birlikte.
Onu da bisikletçi yapacağız, o hala direniyor..!



Son anda yetişenleri de bekliyoruz.



Haydi, basın pedallara BBK pisletçileri.



Yollar bizim,



Biz yolların esiriyiz.



Gece yağan yağmurun izlerine gömüyoruz lastiklerimizi.



Heryer çamur değil elbette.



Bahar uzun sürüyor bu yıl, biz de kelebekler gibi süzülüyoruz çiçekli yollarda.



Okaliptus ağaçlı yol, böbrek taşlarımızı harekete geçirecek kadar sarsıcı ve selelerimizden nefret ettirecek kadar uzun sürüyor.



Fotoğraf çekme bahanesiyle, bu titreşime biraz ara veriyoruz.



Kalabalık grubumuzun hepsini aynı kareye sığdırmak için eskort cipimizin üzerine çıkıyoruz Emrah'la.



Sağlam arabaymış.



Toprak, yağmur yüzünden çamur kıvamında olmasa dalacaktım içine.



Zaten ekili olduğu için, çamur olmasa da girmezdim.
Fotoğraf çekmekle yetiniyorum.



Yolun diğer tarafına geçmek için tüm bisikletlerin gitmesini beklemiş,
beni görünce şaşırıp, güzel bir poz veriyor ve yoluna devam ediyor.



Özlem yeni bisikletine alıştı bile, keyfi yerinde.



Geçen gelişimizde içtiğimiz çaylara bu sefer 2 misli fiyat söyleyen kahveciye sinirlenip, yaptığı terbiyesizliği yüzüne vuruyorum.
Benim, sinirlenip onu azarlamam arkadaşlarımın da keyfini biraz kaçırıyor ama bu tip fırsatçılıkları hazmedemiyorum malesef.
Bir daha o kahvede oturmayacağız.



Hayat sürüyor..



Zaten, köy meydanında 4 tane kahvehane var ve diğerinin çayları daha güzel.



Bizi son kez kazıklıyor.
Konu para değil elbette.
Biz Bodrum'da o çaya 3 misli para ödüyoruz ama yaptığı ayıbı affetmeyeceğiz.



Kışlacık köyüne doğru hareket ediyoruz.



Pedallamak, her türlü sıkıntıyı kafanızdan kolayca siler.



Yola ve bisikletinize konsantre olup,



Anı yaşamanın keyfini çıkarırsınız.



Bafa gölünün güzelliklerini,



Bulutlu hava bile gizleyemiyor.



Bugün yüksekten fotoğraf çekme günü.
Fatih'de havaya girmiş, tepeye tırmanıvermiş.



Ben de yanına tırmanıyorum ve eğlenceli ekibimizi tek kareye sığdırmaya çalışıyorum.



Bu turumuza Didim'den gelen bisikletçi arkadaşlarımız da katıldılar.
Onlarla tanışıp, kaynaşmak da ayrı bir keyif oldu bizim için.



Yine en sona kaldım.



Özgür' de benim gibi fotoğraf sevdalısı olduğu için o da en sona kalanlardan.



Onlara yetişmek için ekstradan pedallayıp, sonra da neden terliyorum diye düşünüyorum.
İşte bu yüzden!



Huzurlu Bafa.



Bu grup fotoğrafları çekiminin bir amacı da arkada kalanların öndekilere yetişmesi.



Bas pedala NeO.



Bu çeşmede de bir mola.
Suyu biraz paslı çünkü biraz yukarıda bir demir madeni varmış.
Rivayet böyle.



Geride kalanlar, çeşme başı molasında yine aramıza katılıyorlar.



İşte, Kışlacık köyüne vardık bile.



Gruptan ayrılıp, köyün çevresinden dolanıyoruz Olgun'la.



Geçtiğimiz daracık patikalarda ısırgan otları bacaklarımızı dağlıyor.



Biraz yanma var ama doğada olmanın cilveleri bunlar.
Neşemiz kaçmaz.



Grup köyde durdu ama biz Olgun'la toprak yoldan biraz daha devam edip eğlencemize eğlence kattık.



Emincom, bizden önce davranıp yolu keşfe çıkmış da dönüyor bile.



Eh, biz de dönelim gari.



Millet, piknik havasına bürünmüş, tıkınıp duru.



Bisikletlerin üzerinde giysiler nadasa bırakılmış.



Her köşede ayrı sofra kurulmuş.



Herkes yanında getirdiği yiyecekleri paylaşıyor.



Ben, yine yanımda birşey getirmediğim için her sofradan birşeyler otlanıyorum.



En çok acıkan da Bahar.
Biz pedalladık, o acıktı.



E-bisikletliler bile acıkmışlar.



Benim, yeni aldığım selenin daha fazla jellisi.
Yani daha rahat.



Tıkınma bitti, dönüş zamanı.



Köyde kalan birkaç aileden biri.



Yine geride kalacağım.



Füsun..



Melisa..



Kışlacık..



Bir dahaki sefere kadar veda ediyoruz bu şirin köye.



Basın pedallara..



Ben de birazdan ayrılacağım bu şirin ve bakımsız köyümüzden.



Bakımsız olması sayesinde, doğayla bütünleşen bu örnek köyden öğreneceğimiz çok şey var.



Gün gelecek, buraları da istila edeceğiz sonunda.



Ayrıldığımız Serçin köyüne yeniden dönüyoruz.



Biz, kazıkçı olmayan diğer kahveye oturup, yeniden yorgunluk çaylarımızı söyleyip..



Bizi merak eden dostlarımıza; "İyiyiz, merak etmeyin." telefonlarımızı edip.



Küçük telefon sohbetleri için köşelere çekilerek..



Birbirimize sevgi sunarken..



Çamura batan eskort cipimizi de traktör yardımıyla kurtarmışlar.
Cip, cip olduğunu hatırlamış bu sayede.



Her geçen gün, daha düzenli oluyoruz.



Kazıkçı ve fırsatçı olmayan kahvehane duvarında bir fotoğraf.



Bir tane daha.



Bu kadar çok ve uzun olmasından şikayetçi olsam da, 
BBK'nın kaynaşmasına ve gelişmesine sebep oluyor bu molalar.
Bakmayın siz bana a dostlar.
Ben huysuz bir ihtiyarım işte!



Sıkıldıkça fotoğraf çeker, oyalanırım ben..



Nasılsa etrafta bir yığın konu var.



Özlü söz var..



Cami minaresi var.



İçi var.



Var oğlu var.



Bak bitti bile mola..



Yine en arkada kalmışım hatta..



Öndekilere yetişmek için bas pedala NeO.



Ana-oğul birlikte..



Yine mola..!



Olsun, yine pedallama ve arkadan öne geçmeye çalışarak, tüm grubu kontrol etme imkanı.



Ne kontrol manyağıyım ben de..!



Hadi yayılın çimlere..



Yine poz verme zamanı.



Koş, koş.. Fotoğraf çekiniliyor.



Dizilin bakem yanyana..



Neredesin kız, sensiz olmaz..



Sen olmasan, 1 eksiğiz..!



Çek bakalım..!



Bir daha..



Fotoğraf bahane..



Fotoroman şahane..



Ayşe'nin fotoğraf makinesine taktım kartımı çünkü benimkinin pili bitti.



Bunu ne zaman çektim, hatırlıyorsam namerdim.



Bunu hatırlıyorum ama..!



Bunu da..



Fatih coştu..



Yakında düğün fotoğrafçısı olur bunlar..



Kaldırın ordan bisikletlerinizi artık diye diye dilinde tüy bitti bu güvenlik memurunun.



Ben de kaldırıp buraya koydum BeBeK'i.



Didim'li pisletçilerle sohbet.



Ayrı köylerin pedalcısıyız ama gönlümüz bir.



Yengeç nasıl tutulur dersi.



Hadi gidelim Füs..



Tarih..



Tarihçi..



Tarihin içi.



İçinin köşesi..



İçinden kapısı..



Bu da nesi?



Ağaçlar gerçek tarih bence.



Canlı tarih.



.. ve muhteşemler.



Dedim di di mi?
Park etmeyi öğrendik.



...



...



Ben bir türlü yanımda tutamadım bu pisiyi ama Recep başardı.



Ben de böyle fotoğraflarım namıssızı.



Al, bi namıssız daha.



Gel kız..



Yok, gelmedi..



Etrafımdan dolanıp, yoluna devam etti.



Bizimkiler tarihe daldı ama ben sıkıldım, yoluma devam edeyim en iyisi.



Dönüşe hareket zamanı geldi.



Son kalan tıkınmalıkları da bu operasyonda tüketiyoruz.



Fatih, yükleme işinde iyice ustalaştı.



Özlem, ilk turunda biraz yorulsa da bu işi çok sevdi.



Dönmeden önce Milas'ta köfte molası.



Bitmeyen molalar.



Bitmesin bu dostluklar.



Yeni dostluklar, yeniden pekişti..
Bisiklet, bir araya getiren, yaklaştıran, dostlaştıran, içimizi ısıtan beraberlikler sağlıyor.
Gel de sevme bu mereti.



..

.












Hiç yorum yok: